kısa hikayeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kısa hikayeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Mayıs 2014 Pazartesi

FELÇLİ KIZDAN HAYAT DERSİ (DENEME 1)


FELÇLİ KIZDAN HAYAT DERSİ

YASEMİN F. KILIÇASLAN

Tam on yıl oldu ama dün gibi hatırlıyorum… İş gezisi için Ankara’ya gitmiştim! İki gün kalıp kendi memleketim olan İstanbul’a geri dönecektim! 8.30 suları oradaydım. Arkadaşım, beni havalimanından alıp evine götürdü. Aylardır görüşmediğimiz için birbirimizi özlemiştik! Birlikte güzel bir kahvaltı ettik, eski günlerden konuştuk, ardından dinlenmek için bana hazırladığı odaya çekilip iki saat kadar uyudum! O günü dinlenmeye ve gezmeye ayıracak ve ertesi gün de toplantıya katılıp akşam uçağı ile İstanbul’a geri dönecektim… YASEMİN F KILIÇASLAN

            Kalktığımda ılık bir duş aldım. Ardından birlikte dışarı çıkıp Kızılay’da öğle yemeği yedik. Keyif çayımızı yudumlarken Sonbahar’ın Ankara’ya ne kadar da yakıştığını düşünüyordum… Biraz çevreyi dolaştıktan sonra oradan Ulus’a geçtik. Gençlik Parkı’nı dolaştık; kumpir yiyip Lûnapark’a bir göz attık! Bağrışan insanlara tebessüm ederken az ileride gencecik bir kız çarptı gözlerime. Tekerlekli sandalyesi, elinde fotoğraf makinesi, kahverengi gözlerine yansıyan özlemle o da parkın içinde göz gezdiriyordu... Bir süre sonra arkadaşımla gidip banklardan birine oturduk. Birkaç metre ileride başka bir bankta oturan orta yaşlı bir çiftin tartıştıklarını gördüm. Hayli tatsız bir kavganın içindeydiler. Kadın kaç kez kalkıp gitmek istemiş ancak adam izin vermemişti. Kavganın konusu ise kıskançlık, huzursuzluk, sürekli verilen ancak tutulmayan sözlerdi. Kadın; adamın sürekli birtakım sözler verip tutmamasından ve kıskançlığından şikâyet ederken adam ise huzurlu bir ev yaşamına sahip olmadığı için verdiği sözleri tutamadığını, araları beş gün iyi geçse, altıncı gün yine kavga ettiklerini bahane edip duruyordu…
            Durup durup yine aynı yere geliyor, aralarındaki sorunu bir türlü çözemiyorlardı. Onları dinlerken içim daralmaya başlamıştı. Tam arkadaşıma dönüp “Gidelim mi?” diye soracakken yine o tekerlekli sandalyesiyle gelen kızı gördüm. Gelip havuzuFseyretmeye başladı. Yalnız oluşu, yürüyüp koşan çocuklara olan bakışı dikkatimden kaçmamıştı. Arada bir başını çevirip kavga eden orta yaşlı çifte de bakıyor, sonrasında başını yana sallayarak önüne dönüyordu. Bense gözlerimi ondan alamıyordum; ona bakarken duygusallığım tutuyor, ister istemezKhâline üzülüyordum! YASEMİN F KILIÇASLAN
            Çok geçmemişti ki yine dönüp o çifte baktı; derken tekerlekli sandalyesini onlara doğru sürmeye başladı. Karşılarına dikelip “Kocaman insanlarsınız, neyi paylaşamıyorsunuz da burada böyle birbirinize bağırıp duruyorsunuz!” der demez çift birden derin bir suskunluğa büründü. Kız ise burnundan soluyordu adeta. Arkadaşıma dönüp “Eyvah, inşallah kıza terslenmezler!” dedim. Nitekim öyle bir durumda hiç tereddütsüz duruma el koyardım. Bulunduğum yerden izlemeye devam ettim. Kadın kaşlarını çatmış öylece boşluğa bakıyor, adam ise tekerlekli sandalyeye bakıp başını yana sallıyordu. Kız el kol hareketleriyle “Uğrunda kavgaya tutuştuğunuz konular çözülemeyecek şeyler mi ki burada herkesin içinde birbirinizi yiyorsunuz! Birbirinizi incitmekten zevk mi alıyorsunuz?” diye devam etti. Adam bir şey diyecek oldu lakin kız izin vermeyerek elleriyle ayaklarını işaret etti; “Buna bakınca ne görüyorsunuz, sadece ayakları tutmayan bir kız mı? Ne düşünüyorsunuz hakkımda, şuna bak zavallı kız mı diyorsunuz yoksa?”
            KadınY“Öyle bir şey düşünmedik!” diye karşılık verir vermez, başını yana sallayarak “Rüyalarınızda yürüyüp koşsaydınız ancak sabahları gözlerinizi açtığınızda yine başucunuzdaki tekerlekli sandalyeyi görseydiniz, doktorların ‘bir daha yürüyemeyeceksin!’ demesine rağmen umudunuzu kaybetmemeye çalışsaydınız, dışarı çıktığınızda yürüyen insanlara içlenerek baksaydınız, yine aynı konular üzerinde kavga eder miydiniz?” diye sordu. Başını yana sallayarak “Hayır, çünkü derdiniz daha büyük olurdu!” YASEMİN F KILIÇ Yaşından büyük lâflar etmesi beniYöyle derinden etkilemişti ki ona bakmaktan kendimi alamıyordum. Şu kısacık hayatta, yaşadıkları onu fazlasıyla olgun biri yapmıştı… Kalkıp yanına gitmeye niyetlendim ancak arkadaşım beni durdurdu. O an tek söylediği “Bekle…” olmuştu. Sükûnla bekledim genç kızın son sözünü; kısa ve öz “Anlamazsınız ki...” deyişini, arkasını dönüp giderken gözlerimi ondan alamayışımı...
           O an yüreğime mühürlenen gerçek; yetişkin iki insanın, aslında en büyük zenginliğe sahipken bunun değerini bilmeyip basit meselelerle kendilerini heba etmesi ve hayata tutunamaması karşısında, o gencecik kızın umudunu asla yitirmeden yaşama tutunma çabasıydı…
Ve arkasını dönüp giderken geride ikiden fazla yetişkin insan bırakmıştı; derin düşüncelere gömülen ve hayatın aslında ne denli değerli olduğunu anlayan... YASEMİN F KILIÇASLAN
             O günü asla unutmadım ve unutmayacağım. Şimdi otuz yedi yaşındayım ve on yıl önce tanıdığım o küçük ama kocaman yürekli kız, şimdi iki çocuk annesi, dünyanın en hayat dolu insanı ve benim bu hayattaki can yoldaşımdır… YASEMİN F KILIÇASLAN

                        YASEMİN F. KILIÇASLAN                                                            

BU ESER YASEMİN F. KILIÇASLAN’A AİTTİRYasemin F. Kılıçaslan