ELEŞTİREL YAZILARIM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ELEŞTİREL YAZILARIM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Nisan 2016 Cuma

MEZİYETSİZ ÜNLÜLER

MEZİYETSİZ ÜNLÜLER

Geçenlerde instagram sayfamda takip ettiğim değerli bir sanatçının paylaştığı bir program fotoğrafının altında yazan haksız yorumlar dikkatimi çekti. Sanatçı, sunuculuk yaptığı programın yayın saatini bildiren bir fotoğraf paylaşmış. Ama altındaki yorumlara bakılırsa bu adam “işini yapmıyor, yaptığı tek şey gündemden uzak durmak, şehitlere saygı duymamak, günlerini eğlence programlarıyla sürdürmek, vs…”
            Ki bu ne ki ünlülerin kullandıkları sosyal medyanın neredeyse tamamı böyle edepsizlerle dolu. Çok görüyorum; sürekli kıskanç yorumlar, hakaret ihtiva eden yorumlar, saygısız yorumlar…
Ne takdir var, ne saygı, ne başarı dileme. Bolca hakaret ve küfür var…
            Bu nedir Allah aşkına? İnsanlara karşı bu kadar acımasız, saygısız ve rezilce yaklaşmanın manası nedir? Kıskançlık mı, çekememe mi, dikkat çekmek mi, ya da böyle davranarak keşfedilme arzusu mu? İnsanları, bilhassa gençleri ve çocukları bu kadar rezilleştiren, ağızlarını bozmalarına neden olan, günlerinin yarısından fazlasını akıllı telefonlarla, tabletle geçirmek suretiyle sürekli başkalarını takip ederek onları taciz etmelerine sebep olan nedir?
            Gündemi unutmamak, haberlere üzülmek, sadece sosyal medyada paylaşılan 1-2 fotoğraf ile mi ifade ediliyor. Sanatçı, o gün programını yapmakla, bunu duyurmakla gündeme saygısızlık mı etmiş oluyor? Asla…
            O sosyal medyada siyasi fotoğraflar paylaşan, milliyetçi görünen insanlar her Allah’ın günü nasıl işlerine gitmek zorundalar, bu adamlar da işlerini yapmakla yükümlüdürler. Bir insanın işini yapması, o kişinin şehitlere üzülmediğini göstermez. Kimsenin kimseden bir farkı yok. Herkes kendi işinin, kendi ekmeğinin derdinde… Siz nasıl sabah erkenden kalkıp mesaiye yetişmek ve bir kaç kuruş para kanabilmek için çırpınıyorsanız onlar da aynı şekilde işlerini yapıyorlar…
Sırf ünlüler, zorluklara göğüs geriyorlar, hakaretlere cevap vermiyorlar diye saygısızca, rezilce üstlerine gitmek ne demek ya! Sevmediğiniz ünlüyü takip etmeniz bile yeterince anlamsız. Onları ne kadar tanıyorsunuz ki telefonunuzu her elinize aldığınızda paylaşılan fotoğrafın altına saygısız, terbiyesiz yorumlar yapabiliyorsunuz, üstelik kimliğinizi saklayarak… İnsanlardan sakladığınız o kimliği Allah bilmiyor mu, görmüyor mu?
Bunu yapan insanların hiç mi işleri güçleri yok, hiç mi Allah korkuları yok, hiç mi insana saygı duyguları yok? Bu kadar mı boş bu insanlar. “Boş insanı şeytan doldurur…” demişler. Ne kadar da doğru bir söz…
Ünlüler;
Kısa boylu olur, CÜCE derler…
Uzun boylu olur, ZÜRAFA derler…
Kilolu olur, ŞİŞKO derler…
Zayıf olur, KEMİK TORBASI derler…
Saçının rengini ya da şeklini değiştirir, ÖZENTİCİ derler…

Tabii canım, ünlülerin fiziksel özelliklerinden başka hiçbir özellikleri yok. Hepsi de meziyetsiz kimseler; yetenekleri yok, yaptıkları işin bir önemi yok, eğitimlerinin, yardımlarının, başardığı işlerin, üstesinden geldiği zorlukların, geldikleri yerin hiçbir değeri, manası yok… Bu mudur yani?
Toplumda, bilhassa yeni nesilde böyle saplantılık söz konusu; insanlara karşı öyle ön yargılılar ki onların iyi özelliklerini, yeteneklerini, başarılarını görmezden geliyorlar. Kendilerini strateji oyunlarına, abuk sabuk televizyon dizilerine, programlarına kaptırmış, gece yarılarına kadar oturan, uyumayan ve bol bol küfreden asabî bir gençlik… Ama bir grup genç de var ki onlara hayran olmamak elde değil; saygılı, hissî, insana değer veren, sadece sevdikleri ünlüleri takibe alan, ağızlarında asla küfür olmayan, inançlı ve ahlâklı gençler… Böyle gençlerin artması dileğiyle…
İnsanlara, yaptıkları işe saygı duymak zorundayız. Sevmesek bile onları incitecek kötü lâflardan sakınmalıyız. Hiç birimizin haddi değil, insanları yaptıkları işlerinden ötürü ya da yaşam biçimlerinden ötürü yargılamak. Biz bu değiliz. İnsanlık bu değildir. İnanç bu değildir…
“Yaratılanı sev, Yaratandan ötürü…”
Eskiden sosyal medya yoktu. Şimdi var ve hemen hemen herkes kullanıyor ama insanları, bilhassa ünlü kimseleri, bu tarz sosyal medyalarını kullandıklarına pişman etmemek gerekir. Birini sevmeyebilirsiniz. Sevmek zorunda da değilsiniz. Zira ‘yaratılanı sev yaratandan ötürü’ sözünü özümsemek, her yiğidin harcı değildir. Bunun için gerçekten inançlı, imanlı bir yürek gerekir…
Ancak sevmediğiniz bir insanın özel sayfasına küfürler yağdırmak, onun yaptığı işe ya da özel hayatına, aşk seçimlerine, arkadaşlık ilişkilerine lâf söylemek, bunlara karışmak kimsenin haddi değildir. Birini tasvip etmiyorsanız zaten o kişiyi takip etmeniz de anlamsızdır. Kendimden örnek vereyim; şarkılarını dinlemediğim, filmlerini seyretmediğim, kitaplarını asla okumadığım insanlar var, ama… ama yaptıkları işe, yeteneklerine, her şeyden önce insanlıklarına saygım var ve bu saygıyı yitirmeye hiç niyetim yok. Çünkü ortada verilmiş büyük bir emek var ve emeğin değerini, emek vermesini bilenler anlar… Ne onlar benden üstün, ne ben onlardan. Hepimiz bu dünyada eşitiz. Sadece yaptığımız işler farklı, inançlarımız farklı, yeteneklerimiz farklı, hayat görüşlerimiz farklı…
Ayrıca insanı bir başka insandan üstün yapan yegâne özellik, TAKVA’DIR. İşte bu yüzden kimse kimseden üstün değildir. İnsanlar birbirlerinden yalnızca TAKVA olarak üstün olabilirler. Bu, hayatın en büyük gerçeklerinden bir tanesidir…
İnsanları, bilhassa ünlüleri eleştirmeye kalkarken yazacağınız yazıların, yorumların içine biraz da yüreğinizi katın. Onları sadece televizyonlardan, konserlerden, şov programlarından, galalardan, vs görerek onları tanıdığınızı sanmayın. Onlar bir taş, bir robot olarak görmeyin. Sizin, eleştiri adı altında yazdığınız olumsuz, karamsar, kıskançlık içeren o saçma yorumlar gün gelir size döner, ama bu dünyada ama ebedî dünyada…

Sevgiler,
Yasemin F. Kılıçaslan