MEZİYETSİZ ÜNLÜLER
Geçenlerde
instagram sayfamda takip ettiğim değerli bir sanatçının paylaştığı bir program
fotoğrafının altında yazan haksız yorumlar dikkatimi çekti. Sanatçı, sunuculuk
yaptığı programın yayın saatini bildiren bir fotoğraf paylaşmış. Ama altındaki
yorumlara bakılırsa bu adam “işini yapmıyor, yaptığı tek şey gündemden uzak
durmak, şehitlere saygı duymamak, günlerini eğlence programlarıyla sürdürmek,
vs…”
Ki
bu ne ki ünlülerin kullandıkları sosyal medyanın neredeyse tamamı böyle
edepsizlerle dolu. Çok görüyorum; sürekli kıskanç yorumlar, hakaret ihtiva eden
yorumlar, saygısız yorumlar…
Ne takdir var,
ne saygı, ne başarı dileme. Bolca hakaret ve küfür var…
Bu
nedir Allah aşkına? İnsanlara karşı bu kadar acımasız, saygısız ve rezilce
yaklaşmanın manası nedir? Kıskançlık mı, çekememe mi, dikkat çekmek mi, ya da
böyle davranarak keşfedilme arzusu mu? İnsanları, bilhassa gençleri ve
çocukları bu kadar rezilleştiren, ağızlarını bozmalarına neden olan, günlerinin
yarısından fazlasını akıllı telefonlarla, tabletle geçirmek suretiyle sürekli
başkalarını takip ederek onları taciz etmelerine sebep olan nedir?
Gündemi
unutmamak, haberlere üzülmek, sadece sosyal medyada paylaşılan 1-2 fotoğraf ile
mi ifade ediliyor. Sanatçı, o gün programını yapmakla, bunu duyurmakla gündeme
saygısızlık mı etmiş oluyor? Asla…
O
sosyal medyada siyasi fotoğraflar paylaşan, milliyetçi görünen insanlar her
Allah’ın günü nasıl işlerine gitmek zorundalar, bu adamlar da işlerini yapmakla
yükümlüdürler. Bir insanın işini yapması, o kişinin şehitlere üzülmediğini
göstermez. Kimsenin kimseden bir farkı yok. Herkes kendi işinin, kendi
ekmeğinin derdinde… Siz nasıl sabah erkenden kalkıp mesaiye yetişmek ve bir kaç
kuruş para kanabilmek için çırpınıyorsanız onlar da aynı şekilde işlerini
yapıyorlar…
Sırf ünlüler, zorluklara
göğüs geriyorlar, hakaretlere cevap vermiyorlar diye saygısızca, rezilce üstlerine
gitmek ne demek ya! Sevmediğiniz ünlüyü takip etmeniz bile yeterince anlamsız.
Onları ne kadar tanıyorsunuz ki telefonunuzu her elinize aldığınızda paylaşılan
fotoğrafın altına saygısız, terbiyesiz yorumlar yapabiliyorsunuz, üstelik
kimliğinizi saklayarak… İnsanlardan sakladığınız o kimliği Allah bilmiyor mu,
görmüyor mu?
Bunu yapan
insanların hiç mi işleri güçleri yok, hiç mi Allah korkuları yok, hiç mi insana
saygı duyguları yok? Bu kadar mı boş bu insanlar. “Boş insanı şeytan doldurur…”
demişler. Ne kadar da doğru bir söz…
Ünlüler;
Kısa boylu olur,
CÜCE derler…
Uzun boylu
olur, ZÜRAFA derler…
Kilolu olur,
ŞİŞKO derler…
Zayıf olur,
KEMİK TORBASI derler…
Saçının
rengini ya da şeklini değiştirir, ÖZENTİCİ derler…
Tabii canım,
ünlülerin fiziksel özelliklerinden başka hiçbir özellikleri yok. Hepsi de
meziyetsiz kimseler; yetenekleri yok, yaptıkları işin bir önemi yok,
eğitimlerinin, yardımlarının, başardığı işlerin, üstesinden geldiği
zorlukların, geldikleri yerin hiçbir değeri, manası yok… Bu mudur yani?
Toplumda,
bilhassa yeni nesilde böyle saplantılık söz konusu; insanlara karşı öyle ön
yargılılar ki onların iyi özelliklerini, yeteneklerini, başarılarını görmezden
geliyorlar. Kendilerini strateji oyunlarına, abuk sabuk televizyon dizilerine,
programlarına kaptırmış, gece yarılarına kadar oturan, uyumayan ve bol bol
küfreden asabî bir gençlik… Ama bir grup genç de var ki onlara hayran olmamak
elde değil; saygılı, hissî, insana değer veren, sadece sevdikleri ünlüleri
takibe alan, ağızlarında asla küfür olmayan, inançlı ve ahlâklı gençler… Böyle
gençlerin artması dileğiyle…
İnsanlara,
yaptıkları işe saygı duymak zorundayız. Sevmesek bile onları incitecek kötü lâflardan
sakınmalıyız. Hiç birimizin haddi değil, insanları yaptıkları işlerinden ötürü
ya da yaşam biçimlerinden ötürü yargılamak. Biz bu değiliz. İnsanlık bu
değildir. İnanç bu değildir…
“Yaratılanı
sev, Yaratandan ötürü…”
Eskiden sosyal
medya yoktu. Şimdi var ve hemen hemen herkes kullanıyor ama insanları, bilhassa
ünlü kimseleri, bu tarz sosyal medyalarını kullandıklarına pişman etmemek
gerekir. Birini sevmeyebilirsiniz. Sevmek zorunda da değilsiniz. Zira ‘yaratılanı
sev yaratandan ötürü’ sözünü özümsemek, her yiğidin harcı değildir. Bunun için
gerçekten inançlı, imanlı bir yürek gerekir…
Ancak
sevmediğiniz bir insanın özel sayfasına küfürler yağdırmak, onun yaptığı işe ya
da özel hayatına, aşk seçimlerine, arkadaşlık ilişkilerine lâf söylemek,
bunlara karışmak kimsenin haddi değildir. Birini tasvip etmiyorsanız zaten o
kişiyi takip etmeniz de anlamsızdır. Kendimden örnek vereyim; şarkılarını
dinlemediğim, filmlerini seyretmediğim, kitaplarını asla okumadığım insanlar
var, ama… ama yaptıkları işe, yeteneklerine, her şeyden önce insanlıklarına
saygım var ve bu saygıyı yitirmeye hiç niyetim yok. Çünkü ortada verilmiş büyük
bir emek var ve emeğin değerini, emek vermesini bilenler anlar… Ne onlar benden
üstün, ne ben onlardan. Hepimiz bu dünyada eşitiz. Sadece yaptığımız işler
farklı, inançlarımız farklı, yeteneklerimiz farklı, hayat görüşlerimiz farklı…
Ayrıca insanı
bir başka insandan üstün yapan yegâne özellik, TAKVA’DIR. İşte bu yüzden kimse
kimseden üstün değildir. İnsanlar birbirlerinden yalnızca TAKVA olarak üstün
olabilirler. Bu, hayatın en büyük gerçeklerinden bir tanesidir…
İnsanları,
bilhassa ünlüleri eleştirmeye kalkarken yazacağınız yazıların, yorumların içine
biraz da yüreğinizi katın. Onları sadece televizyonlardan, konserlerden, şov
programlarından, galalardan, vs görerek onları tanıdığınızı sanmayın. Onlar bir
taş, bir robot olarak görmeyin. Sizin, eleştiri adı altında yazdığınız olumsuz,
karamsar, kıskançlık içeren o saçma yorumlar gün gelir size döner, ama bu dünyada
ama ebedî dünyada…
Sevgiler,
Yasemin F. Kılıçaslan