duygusal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
duygusal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ocak 2019 Cumartesi

Enigma - Sitting on the Moon





         Normalde Enigma dinlemem. Dinlemediğim eserleri blogumda asla paylaşmam. Sitting On The Moon adlı eserin özelliği nedir? diye soran sesinizi duyabiliyorum. İster Enigma ister bir başka gruba ait olsun, Sitting On Moon adlı eserin bendeki anısı çok değerlidir. Bundan dokuz sene evvel Sonsuz Amor 1 - Nisan Girdabı'nı ya da o zamanki adıyla (ilk adıyla Aşkı Öğreten Adam'ı) yazarken, kitabın ortalarında, Yâren'in gördüğü bir rüya vardı; o bölümü anlatırken yeni taşındığım TOKİ'DEKİ evimin küçük, boş ama sıcacık odasında, bilgisayar masama oturmuş müzik arşivimi talan ediyordum. Karşıma Sitting On Moon çıktı, bilgisayarımda var olan ama kime ait olduğunu, bilgisayarıma nasıl ve nereden geldiğini bilmediğim bu şarkıyı merak edip açtım, dinledikçe hoşuma gitti. Her bitişinde yeniden başlıyordu. Beni tanıyanlar, EPİC, CELTİC, CHİLL OUT tarzı müziklerden ne denli hoşlandığımı iyi bilirler. Canlarım benim. :) ♥

         Açtım kitabımı, sıcacık odamda, bilgisayar masamın başında oturdum, tüplü bilgisayarımı ve içindeki SONSUZ AMORU'MU açtım, Yâren'im anlatmaya başladım. Nisan Girdabı severek okuyanlar hatırlayacaktır; Emir'in sabahın köründe motosikletine atlayıp satın aldığı arazinin yoluna düştüğü bölümde karşısına birden bire yıllardır görmediği manevî kardeşi ve eski müzik grubundan Ekrem'in hayalini görüp ardından kaza geçiriyordu. Kazayı ufak sıyrıklarla atlatıp araziye gidiyor ve daha önce Yâren'in ağzını yoklayarak ondan edindiği bilgilere göre oraya yaptıracağı evin temelini atıyordu. Yanında çok kıymetli dostu Mazhar Etil de vardı...

         Emir'in aklı Ekrem'in yanındaydı. Yine Yakamoz Beşlisi Grubu'ndan, Antalya'da yaşayan ve hâlâ görüştüğü can dostu olan Miralay'ı arayıp ona grubu yeniden bir araya getirmekten söz ediyordu. Emir, eski dostları Ekrem'i ve Tolga'yı gerçekten çok özlemişti. Kırkından sonra aşkı bulduğu Yâren, onda büyük değişimlere neden olmuştu...

         Buraya kadar tamam... Şimdi gelelim Yâren'in gördüğü rüyayı anlattığım bölümde dinlediğim Sitting On The Moon adlı şarkıya. Yâren, Emir'in kaza geçirdiği bölümün sonunda çok üzülüyor ama sevdiği adamın yanında olamıyordu. O gece Yâren derin bir uyku çekiyor ve rüyasında Emir'in ona yaptıracağı evin tamamlanmış hâlini görüyordu. Emir'e anlattığı hayalindeki yatak odası bile yapılmıştı. Ancak rüyanın başı o kadar da güzel değildi. Başından beri kafayı Yâren'e takan Melisa ve onun kötü, Tunuslu adamı Agâh da Yâren'in rüyasındaydı ve Yâren'i öldürmeye çalışıyorlardı. Kâbus gibi başlayan rüya, ilginç devam ediyordu. Yâren, onu öldürmeye çalışanların elinden kurtuluyor ve Emir'e rastlıyordu. Emir ona, "Yüzünü görmeden, sesini duymadan sevdim seni... Biliyordum bir gün hayatıma gireceğini..." diyordu. Ve bu, Yâren için inanılmaz sözlerdi. Çünkü, yine okuyanlar bilirler, (İnşaallah henüz okumayanlar da okumak isterler ve okurlar. Amin! ♥) Yâren, kısa bir süre önce odasına bırakılan gizli bestenin şifreli sözlerini hatırlar, orada da aynen şöyle yazmaktadır; "Yüzünü görmeden, sesini duymadan sevdim seni, biliyordum bir gün hayatıma gireceğini..."

         Heyecan, romantizm, aşk, dostluk, gizemli rüyalar, geçmişten gelen dostlar... İşte Nisan Girdabı!

         Rüyayı anlattığım bölümü okurken aklıma Sitting On The Moon gelir, açar dinlerim, o geceye döner hüzünlenirim, mutluluk parıltıları düşer kristal gözlerimden... Ve yahut tıpkı bu gece olduğu gibi internette gezerken Sitting On The Moon'a rastlarım, "Vay be," derim kendi kendime, bu şarkı o şarkı, aradan 9 sene geçse de beni titreten, o geceye götüren, aşkımı anlattığım Nisan Girdabım'la bütünleşen şarkı...

         İşte, kitap yazmak böyle harika duygular yaşatır yazara, yazarken mutlu olursun, okurken onlarla beraber güler onlarla beraber ağlarsın. Ama mutluluktan...

         Yıllar geçer, bir şarkı seni onlara götürür, aynı duyguyu tadar aynı hüznü yaşar aynı gülüşü takınırsın ve dersin ki; "İyi ki yazmışım..." ♥



Yasemin F. Kılıçaslan (Melez Kaplan)

21 Temmuz 2018 Cumartesi

BU GECE...

Bu gece içimde bir duygu seli var ki ona kapılmamak ne mümkün. Arşivi gezerken bu videoya rastladım; 80'li yıllara damgasını vuran Wham! grubuna ait Where Did Your Heart Go isimli duygusal şarkı...

"Kalbin nereye gidiyor, gitti..."

♥♥♥

Peki ya senin kalbin nerede? 

Bu tarz şarkıları seven tüm gül yürekli dostlara gelsin...

♥♥♥

(Dosyanın yüklenmesi, işlenmesi biraz uzun sürüyor, bilginize...)


Video çalışmıyorsa, linke tıklayın...
https://www.youtube.com/watch?v=KM_rQf2Llf4

Mutlu pazarlar...

Yasemin F. Kılıçaslan
Sonsuz Amor
Nisan Girdabı
Kitaptaki Sır
Hipnoz (Yolda...)



6 Nisan 2015 Pazartesi

HAYAL ADASI



*H*A*Y*A*L*  *A*D*A*S*I*

Seninle çok uzaklarda,
Issız bir adada olsak,

Baş başa kalsak diyorum…

Sabahları balık tutup,
Akşama mumları yaksak,
Seni bir öpsem diyorum…

Güneş doğarken uyusak,
Akşam olunca uyansak,

Biraz yaşasak diyorum…

Dolaşsak aylak aylak,

Leylek gibi lak lak lak lak,
Biraz konuşsak diyorum…

Duymasın kalmasın şehirde

 Bilenler herkese anlatsın;

Tulumba tatlısı… Padişahın kızı…

“SENİ SEVİYORUM”

Herkes sokaklara dökülsün,
Alkışlayın güzel prensesi…

Okyanus incisi, dünya birincisi,

“SENİ SEVİYORUM”

 

Hiç canım istemiyor,
Bugün biraz ara versem,
İşe gitmesem diyorum…

Dolaşsak aylak aylak,
Leylek gibi lak lak lak lak,
Biraz konuşsak diyorum…

 

* * *

 

Öyle çok severim ki bu şarkıyı… Öyle ki bu şarkıyı özel bir nedenden ötürü ve güzel bir amaç için sevgili Kayahan'dan rica edecektim. Onu tanıyor muyum, onunla hiç tanıştım mı? Maalesef hayır! "Tanışma fırsatım olursa..." diye... Ölüm bazen akla gelmiyor, oysa yaşamın içindeki tek büyük HAKİKÂT!

Evet, çok sevdiğim bir şarkıdır: "Hayal Adası"

Her zaman paylaşmak istemişimdir ama... Bir şeyleri ertelemek… Ve bu güzel sözleri, böyle kederli bir nedenden ötürü buraya yazmak, mutluluk değil, acı veriyor şu anlarda…

Hatırlayabildiğim en küçük yıllarımda; evimizden; (seksenli yılların sonu - doksanlı yılların başı) klâsik teybimizin içindeki kasetten gelen o emsalsiz ses; sevgili Kayahan…

Yıllar geçtikçe kalmadı böyle güzel sesler (Ezan-ı Şerif üstüne geldi), değerli bestekârlar ve bir yıldız daha kaydı şu fani semadan… Mekânın Cennet olsun, güzel insan…

Yasemin F. Kılıçaslan