takipçi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
takipçi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ağustos 2018 Salı

TAKİPÇİ ARTIRMA 1 (BLOGLAR İÇİN...)

         Merhaba, bu yazımda sizlere takipçi kazanmanın yollarını kısaca anlatacağım. Sabır gerektiren ama temelini sağlam oluşturan yollardan bahsedeceğim. Sadece blog yazarları için değil, aslında tüm sosyal medyada takipçi artırımıyla ilgili çeşitli yazılar, hatta hileler bulunmakta. Hatta bunu maddi kazanca dönüştüren, para karşılığı takipçi satan siteler bile mevcut. Ya da hile yoluyla hesapları ele geçiren, ahlâk yoksunu kişiler de mevcut. Bu yüzden hileli yol, uzak durmamız gereken bir yoldur...
         Blog yazarı olmak, çeşitli paylaşımlarda bulunmak ve büyük bir kitleye ulaşmak istiyorsak eğer, hele ki bir de yaşımız küçükse çok avantajlıyız. Şöyle ki, bir işe ne kadar erken yaşta başta başlarsak, belli bir yaşa geldiğimizde bunun faydasını o kadar fazla görürüz. Örneğin ben, yazarlığa çok daha erken yaşta başlasaydım, şimdi daha çok tanınan bir yazar olabilirdim. Çünkü yıllar geçtikçe hayatın zorlukları omuzlarımıza daha da biniyor, yükümüz ve sorumluluklarımız artarak bizi yavaşlatıyor, yoruyor...
         Öncelikle hırslı olmamalıyız. Fazla takipçi edinmek yerine, kaliteli takipçi edinebilme yollarını araştırmalıyız. 100 takipçin olur ama paylaşımlarınla ilgilenmez, ama 50 tane gerçek takipçin olur, seni düzenli olarak takip eder, emeğine saygı gösterir, en azından yazılarını okur, fotoğraflarına bakar, yorum yapar, tavsiye eder...
         İnstagramdan örnek vereyim; bilhassa dünya çapında ün yapan isimlerin hesapları milyonlarca kişi tarafından takip ediliyor, fakat aldıkları beğeniler, takip sayısına denk gelmiyor, arada büyük uçurumlar var. İnstagramda takip rekoru kıran ünlü şarkıcı Selena Gömez, en son 130.000000 takipçiye ulaşmıştı, fakat paylaştığı bir fotoğrafı, en fazla 15.000000 beğeni alabiliyor. Peki, geri kalan 115.000000 milyon ne yapıyor? Uyuyor mu, sahte mi, nedir yani?
         Çok takipçi mühim değil, gerçek ve kalıcı takipçi önemli. Bundan iki sene evvel instagramda 60.000 küsur takipçim vardı, ama fotoğraflarım en fazla 5.000 beğeni alıyordu. Tabiî beni yakından takip edenler iyi bilirler, o hesabım çalındı; savcılığa kadar gittim ama sonuç alamadım. Hakkımı haram ettim ben de...
         Bu dünyada hak, hukuk diye bir şey olmayabilir ama öteki tarafta var...
       
         Blog açtınız; yazılar, fotoğraflar, tarifler, notlar tutuyor, paylaşıyorsunuz. Belki yeni bestenizi tanıtmak istiyorsunuz, belki yeni çıkan şiir kitabınızı tanıtmak ve satmak istiyorsunuz, belki güncel yazılar ve makaleler yazarak toplumu bilinçlendirmek istiyorsunuz. Belki de yemek tarifleriniz var, onları paylaşmak istiyorsunuz. Ve belki de moda üzerine yazmak istiyorsunuz...
         Her konuda yazabilmek, fikir beyan edebilmek ve bu yazılarınızı güzel fotoğraf ve resimlerle bezemek isteyebilirsiniz. Sitenizi güncel tutmak, yayınlarınızı diğer hesaplarınızda paylaşarak diğer takipçilerinize ulaşmak, blog trafiğinizi artırmanın iyi bir yoludur...
         Moda üzerine yazıyorsanız, moda ile ilgili anahtar kelimeler, etiketler, has-tag'lar kullanmanız gerekir. Yemek tarifleri üzerine yazıyorsanız, mutfak ile ilgili terimler, etiketler kullanmanız gerekir. Anahtar kelime deyip geçmeyin. Anahtar olmadan kapı açılamaz ve açmak istediğiniz kapıyı sadece doğru anahtarla açabilirsiniz...
         Moda ile ilgili yazılarınızın altına #yemektarifleri yazamazsınız. Ya da müzik le ilgili paylaşımlarınızın altına #edebiyat yazamazsınız. Doğru konunun altına doğru etiketi eklemeniz gerekmektedir...
         Bundan on yıl kadar önce, blogcu.com'a kayıtlıydım, biraz çocukça bir blogtu ama onun sayesinde html bilgimi artırdım. Orada bayan takipçilerimden biriyle gerçek hayatta tanıştım. Bana demişti ki; "Google ne ile ilgili arama yapsam, karşıma ilk senin bloğun çıkardı, seni o kadar merak ettim ki takibe aldım...
         Ki ben o zamanlar sadece müzik, gif uzantılı, parlayan, simli resimler, yağlıboya tablolar, vs paylaşırdım. Burada önemli olan ne paylaştığın değil, doğru paylaşımın altına doğru anahtar kelimeyi ekleyebilmek...
         Etiket bulutunuz mutlaka olsun. Bilhassa belli bir konu üzerinde yazıyorsanız; örneğin sadece kitaplar üzerine, sadece müzik üzerine, sadece gezi notları üzerine...

         Şimdi maddeler hâlinde yazalım:

         1. Doğru etiket kullanmaya özen gösterin.
         2. Yazılarınıza mutlaka görsel ekleyin ki google, yandex, opera, vs... görsel aramalarda da çıkabilesiniz.
         3. Yazılarınız sade, düzgün, anlaşılır ve kolay okunabilir olsun.
         4. Hangi alanda yazmak istiyorsanız, o alanla ilgili siteleri, blogları takip edin. Karşılıklı takip, etkileşim her zaman iyidir. Bu, diğer sosyal medya hesapları için de geçerlidir...
         5 Yazılarınıza zaman zaman video ekleyebilir, fon müzikleri oluşturabilir, bu yolla ziyaretçilerinizin ilgisini çekebilirsiniz.
         6. Site tasarımı, dizayn, şablon... Bunlar da çok önem taşımaktadır. Moda ile ilgili bir blogta insanlar modayı çağrıştıran görseller, arka planlar görmek isterler. Ve yahut müzik ile ilgili bir blogta, arka plânda notalar, enstrümanlar olabilir...
         7. Grafikler çok önemlidir, insanlar görselliğe çok önem verirler. Sitenizdeki yazılar, fotoğraflar ne kadar kaliteli olursa olsun, eğer bloğunuzun tasarımı beğenilmezse, gelen bir kişi bir daha gelmeyebilir...
         8. Yayınlarınızı başka sitelerinizde, sosyal hesaplarınız (facebook, twitter, instagram, vs) paylaşmanız sizin yararınıza olacaktır. Reklâmın iyisi kötüsü olmaz... :)
         9. Yayınlarınızı google plus'ta paylaşmayı unutmayın. Doğru etiket, doğru takipçiyi getirir...
         10. Hangi alanda yazarsanız yazın, ara sıra güncel konular hakkında da yazın; insanların en çok arama yaptıkları anahtar kelimelere göre araştırmalar yapın. Trafiği yoğun olan blogları ziyaret edin, blog doktorlarına danışın. Ne demiş atalarımız, "Bin bilsen de bir bilene danış!" ;)
         11. Sitenizi, bloğunuzu mutlaka arama motorlarına kaydettirin...

         Şimdilik bu kadar. İkinci yazım yarın gelecek. Bilhassa instagram ile ilgili bana çok fazla soru gelmekte. Hepsini yarınki yazımda anlatarak cevaplayacağım. Herkese mutlu günler, başarılı yazılar, gerçek ziyaretçili, gerçek takipçili bloglar dilerim.

 




     Yasemin F. Kılıçaslan

Sonsuz Amor
1. Nisan Girdabı
2.Kitaptaki Sır
3. Hipnoz (Yakında)

YOUTUBE KANAL (YOUTUBE CHANNEL)

Youtube Kanalı'na davetlisiniz. Link aşağıdadır...

https://www.youtube.com/user/SeninAdinAsk/videos?view_as=subscriber


Videolar:

https://www.youtube.com/watch?v=8pKa1FBARX8

https://www.youtube.com/watch?v=Faa_Cx5ja6U

https://www.youtube.com/watch?v=wH5sffVxEBs

https://www.youtube.com/watch?v=xCxn0NmuRj0

https://www.youtube.com/watch?v=TO01q4gcyLQ








29 Nisan 2016 Cuma

MEZİYETSİZ ÜNLÜLER

MEZİYETSİZ ÜNLÜLER

Geçenlerde instagram sayfamda takip ettiğim değerli bir sanatçının paylaştığı bir program fotoğrafının altında yazan haksız yorumlar dikkatimi çekti. Sanatçı, sunuculuk yaptığı programın yayın saatini bildiren bir fotoğraf paylaşmış. Ama altındaki yorumlara bakılırsa bu adam “işini yapmıyor, yaptığı tek şey gündemden uzak durmak, şehitlere saygı duymamak, günlerini eğlence programlarıyla sürdürmek, vs…”
            Ki bu ne ki ünlülerin kullandıkları sosyal medyanın neredeyse tamamı böyle edepsizlerle dolu. Çok görüyorum; sürekli kıskanç yorumlar, hakaret ihtiva eden yorumlar, saygısız yorumlar…
Ne takdir var, ne saygı, ne başarı dileme. Bolca hakaret ve küfür var…
            Bu nedir Allah aşkına? İnsanlara karşı bu kadar acımasız, saygısız ve rezilce yaklaşmanın manası nedir? Kıskançlık mı, çekememe mi, dikkat çekmek mi, ya da böyle davranarak keşfedilme arzusu mu? İnsanları, bilhassa gençleri ve çocukları bu kadar rezilleştiren, ağızlarını bozmalarına neden olan, günlerinin yarısından fazlasını akıllı telefonlarla, tabletle geçirmek suretiyle sürekli başkalarını takip ederek onları taciz etmelerine sebep olan nedir?
            Gündemi unutmamak, haberlere üzülmek, sadece sosyal medyada paylaşılan 1-2 fotoğraf ile mi ifade ediliyor. Sanatçı, o gün programını yapmakla, bunu duyurmakla gündeme saygısızlık mı etmiş oluyor? Asla…
            O sosyal medyada siyasi fotoğraflar paylaşan, milliyetçi görünen insanlar her Allah’ın günü nasıl işlerine gitmek zorundalar, bu adamlar da işlerini yapmakla yükümlüdürler. Bir insanın işini yapması, o kişinin şehitlere üzülmediğini göstermez. Kimsenin kimseden bir farkı yok. Herkes kendi işinin, kendi ekmeğinin derdinde… Siz nasıl sabah erkenden kalkıp mesaiye yetişmek ve bir kaç kuruş para kanabilmek için çırpınıyorsanız onlar da aynı şekilde işlerini yapıyorlar…
Sırf ünlüler, zorluklara göğüs geriyorlar, hakaretlere cevap vermiyorlar diye saygısızca, rezilce üstlerine gitmek ne demek ya! Sevmediğiniz ünlüyü takip etmeniz bile yeterince anlamsız. Onları ne kadar tanıyorsunuz ki telefonunuzu her elinize aldığınızda paylaşılan fotoğrafın altına saygısız, terbiyesiz yorumlar yapabiliyorsunuz, üstelik kimliğinizi saklayarak… İnsanlardan sakladığınız o kimliği Allah bilmiyor mu, görmüyor mu?
Bunu yapan insanların hiç mi işleri güçleri yok, hiç mi Allah korkuları yok, hiç mi insana saygı duyguları yok? Bu kadar mı boş bu insanlar. “Boş insanı şeytan doldurur…” demişler. Ne kadar da doğru bir söz…
Ünlüler;
Kısa boylu olur, CÜCE derler…
Uzun boylu olur, ZÜRAFA derler…
Kilolu olur, ŞİŞKO derler…
Zayıf olur, KEMİK TORBASI derler…
Saçının rengini ya da şeklini değiştirir, ÖZENTİCİ derler…

Tabii canım, ünlülerin fiziksel özelliklerinden başka hiçbir özellikleri yok. Hepsi de meziyetsiz kimseler; yetenekleri yok, yaptıkları işin bir önemi yok, eğitimlerinin, yardımlarının, başardığı işlerin, üstesinden geldiği zorlukların, geldikleri yerin hiçbir değeri, manası yok… Bu mudur yani?
Toplumda, bilhassa yeni nesilde böyle saplantılık söz konusu; insanlara karşı öyle ön yargılılar ki onların iyi özelliklerini, yeteneklerini, başarılarını görmezden geliyorlar. Kendilerini strateji oyunlarına, abuk sabuk televizyon dizilerine, programlarına kaptırmış, gece yarılarına kadar oturan, uyumayan ve bol bol küfreden asabî bir gençlik… Ama bir grup genç de var ki onlara hayran olmamak elde değil; saygılı, hissî, insana değer veren, sadece sevdikleri ünlüleri takibe alan, ağızlarında asla küfür olmayan, inançlı ve ahlâklı gençler… Böyle gençlerin artması dileğiyle…
İnsanlara, yaptıkları işe saygı duymak zorundayız. Sevmesek bile onları incitecek kötü lâflardan sakınmalıyız. Hiç birimizin haddi değil, insanları yaptıkları işlerinden ötürü ya da yaşam biçimlerinden ötürü yargılamak. Biz bu değiliz. İnsanlık bu değildir. İnanç bu değildir…
“Yaratılanı sev, Yaratandan ötürü…”
Eskiden sosyal medya yoktu. Şimdi var ve hemen hemen herkes kullanıyor ama insanları, bilhassa ünlü kimseleri, bu tarz sosyal medyalarını kullandıklarına pişman etmemek gerekir. Birini sevmeyebilirsiniz. Sevmek zorunda da değilsiniz. Zira ‘yaratılanı sev yaratandan ötürü’ sözünü özümsemek, her yiğidin harcı değildir. Bunun için gerçekten inançlı, imanlı bir yürek gerekir…
Ancak sevmediğiniz bir insanın özel sayfasına küfürler yağdırmak, onun yaptığı işe ya da özel hayatına, aşk seçimlerine, arkadaşlık ilişkilerine lâf söylemek, bunlara karışmak kimsenin haddi değildir. Birini tasvip etmiyorsanız zaten o kişiyi takip etmeniz de anlamsızdır. Kendimden örnek vereyim; şarkılarını dinlemediğim, filmlerini seyretmediğim, kitaplarını asla okumadığım insanlar var, ama… ama yaptıkları işe, yeteneklerine, her şeyden önce insanlıklarına saygım var ve bu saygıyı yitirmeye hiç niyetim yok. Çünkü ortada verilmiş büyük bir emek var ve emeğin değerini, emek vermesini bilenler anlar… Ne onlar benden üstün, ne ben onlardan. Hepimiz bu dünyada eşitiz. Sadece yaptığımız işler farklı, inançlarımız farklı, yeteneklerimiz farklı, hayat görüşlerimiz farklı…
Ayrıca insanı bir başka insandan üstün yapan yegâne özellik, TAKVA’DIR. İşte bu yüzden kimse kimseden üstün değildir. İnsanlar birbirlerinden yalnızca TAKVA olarak üstün olabilirler. Bu, hayatın en büyük gerçeklerinden bir tanesidir…
İnsanları, bilhassa ünlüleri eleştirmeye kalkarken yazacağınız yazıların, yorumların içine biraz da yüreğinizi katın. Onları sadece televizyonlardan, konserlerden, şov programlarından, galalardan, vs görerek onları tanıdığınızı sanmayın. Onlar bir taş, bir robot olarak görmeyin. Sizin, eleştiri adı altında yazdığınız olumsuz, karamsar, kıskançlık içeren o saçma yorumlar gün gelir size döner, ama bu dünyada ama ebedî dünyada…

Sevgiler,
Yasemin F. Kılıçaslan