mcqueen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mcqueen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Temmuz 2017 Çarşamba

PİXAR - ARABALAR 3

Arabalar 2006...
     
2006'da başlayan serüven hızla sürüyor. Son yazımda, fragman hakkında, yine seri hakkında kısa bir yazı yazdım. Fakat şu son filmi izleyince hakkında yazmadan edemedim. Zira o kadar hoşuma gitti ki...
Sinema salonu boştu, bizden başkası yoktu. Dört yaşındaki oğlumun ilk sinemasıydı, bu yüzden benim için çok değerli bir hatıra olarak kalacak...
Salonun boş olması en çok biriciğime yaradı; onun koltukların arasında gezerek, eğlenerek, gülerek filmi izleyişini asla unutmayacağım. Canım benim, gülüm...
Film öncesi beraber hamburger ve patates kızartması yedik, ara sıra güzel oluyor...
Evet, 2006'da başlayan ARABALAR SERİSİ, benim özel koleksiyonumda yer almayı hak eden; konusuyla, karakterleriyle, her kesime (küçüklerden çok yetişkinlere) hitap eden, her bölümde farklı temalarla karşımıza çıkan, yeni karakterlere her zaman yer veren bu seri, bende ciddî anlamda yer edindi...
Şimşek Mcqueen'in 1.filmin başında ne kadar kendini beğenmiş, ekibini küçümseyen, ekip şefini kovacak kadar yalnız çalışmayı seven,  albenisi yüksek bir karakter olduğunu hatırlayalım. Çıktığı Kaliforniya yolunda, onu götüren Mac'in uyumasına izin vermeyerek başına geleceklere zemin hazırlayan sevimli karakterimiz, yolun tamamlayamayarak yanlışlıkla Radyatör Kasabası'na gidiyor ve orada gerçek dostluğu, hayatı ve gerçek aşkı buluyor. Orada geçirdiği bir hafta, kahramanımızı baştan aşağı değiştiriyor, yeniliyor. En önemlisi de orada tanıdığı Doc. Hudson’un aslında gelmiş geçmiş en ünlü, en yetenekli, en harika Piston Kupası Yarışçısı Hudson Hornet olduğunu öğreniyor...
Hayatı tümden değişen Mcqueen'i birçoğumuz severek izledik, izliyoruz, izleyeceğiz inşaAllah...
       Filmin sonunda kahramanımız piston kupasını kaybediyor ama sevgiyi, dostluğu, aşkı, insanlığı kazanıyor...
İkinci film bambaşka; Hudson Hornet'i seslendiren sanatçı Paul Newman'ın ölümü nedeniyle ne yazık ki Doc. u da öldürüyorlar. Buna çok üzüldüm. İkinci filmde onun yerini karşılayan Finn Mcmissile karakteri yani filmin gizli ajanı, Mcqueen’i ve diğer dünya kupası yarışçılarını sabotajla yaralayan, tüm dünyayı alternatif yakıtlara karşı düşmanlaştırarak onları benzine döndürmeyi amaç edinen zengin bir grup çeteye karşı savaş veriyor. O ve Holley Shiftwell, Mater'ın hayatına anîden giren ve ona büyük macera yaşatan iki önemli karakter. Burada Mcqueen'e az, Mater karakterini fazla görüyoruz. Mater aslında tamirci ve çekici bir karakter, ancak saf kişiliğinin yanı sıra ince zekâsı sayesinde olayları çözerek çete liderini ortaya çıkarıyor. Gerçekten güzel, heyecanlı, sürükleyici bir macera…
            İkinci filmi izlemeye gittiğimde oğluma hamileydim, üçüncü filmi ise onunla beraber seyrettim. Bu, benim için büyük anlam ve güzel duygular taşıyor…
            Filmi seyrederken yanımda on yaşında ya var ya yok, küçük bir oğlan çocuğu oturuyordu, babasıyla gelmişti. Çok iyi hatırlıyorum, sürekli babasına “Baba, yarışı Mcqueen kazandı, değil mi?” diye soruyordu. O gün anladım ki bu seri sahiden de çocuklara hitap etmiyor; tamam, çok güzel, çok keyif verici, çocuklar izlerken büyük keyif alıyorlar ama ana temayı, verilmek isteneni alamıyorlar. Sanırım yapımcılar, daha fazla kazanmak adına filmi yetişkinlere yönelik yapıyorlar…
            Ayrıca “animasyon, çizgi film” demek, çocuk filmi demek değildir. Herkes izleyebilir. Bir gün evime yemeğe misafirlerim geldi; eşimin arkadaşı, onun karısı ve kayın validesi. Kadın bizdeki filmlere bakmaya başladı; eline aldığı dvdlerin %80i animasyon olunca, bize dönerek “Sizde de hep çocuk filmleri var!” dedi. Ses etmedim, diyecek sözüm yoktu çünkü…
            Gelelim üçüncü filme; üçüncü film hakkında çok yazmak isterdim ama izlemeyenler olduğu için yazmıyorum. Şu kadarını söyleyeyim; bayıldım. Filmde yeni nesil yarışçıların, Mcqueen ve onun gibi ünlü yarışçıların yerini almaya başlaması, Mcqueen’e “BİTTİ” gözüyle bakılması, Mcqueen’in bunun aksini kanıtlama çabaları, bu uğurda sürekli geçmişe yolculuk yapması, bu arada yeni dostlar edinmesi, başından türlü maceralar geçmesi, simülatör kullanması, vs… ve sürpriz final…
İzlenebilir, koleksiyona eklenebilir bir film olduğu alenî. Kesinlikle tavsiye ediyorum; macera, duygusallık, dostluk, maziye dönüş istiyorsanız, bu film tam size göre…
Kitaplarımda maziye gitmeyi çok seviyorum, kahramanlarımın sürpriz geçmişleri hakkında yer verdiğim bölümler oluyor. Kitaplarımı okuyanlar iyi bilirler. Bu yüzden bu filmdeki geçmiş zaman sahneleri çok hoşuna gitti…

Yasemin F. Kılıçaslan

3 Temmuz 2017 Pazartesi

PİXAR - ARABALAR 3

Arabalar 2006...
     
2006'da başlayan serüven hızla sürüyor. Son yazımda, fragman hakkında, yine seri hakkında kısa bir yazı yazdım. Fakat şu son filmi izleyince hakkında yazmadan edemedim. Zira o kadar hoşuma gitti ki...
Sinema salonu boştu, bizden başkası yoktu. Dört yaşındaki oğlumun ilk sinemasıydı, bu yüzden benim için çok değerli bir hatıra olarak kalacak...
Salonun boş olması en çok biriciğime yaradı; onun koltukların arasında gezerek, eğlenerek, gülerek filmi izleyişini asla unutmayacağım. Canım benim, gülüm...
Film öncesi beraber hamburger ve patates kızartması yedik, ara sıra güzel oluyor...
Evet, 2006'da başlayan ARABALAR SERİSİ, benim özel koleksiyonumda yer almayı hak eden; konusuyla, karakterleriyle, her kesime (küçüklerden çok yetişkinlere) hitap eden, her bölümde farklı temalarla karşımıza çıkan, yeni karakterlere her zaman yer veren bu seri, bende ciddî anlamda yer edindi...
Şimşek Mcqueen'in 1.filmin başında ne kadar kendini beğenmiş, ekibini küçümseyen, ekip şefini kovacak kadar yalnız çalışmayı seven,  albenisi yüksek bir karakter olduğunu hatırlayalım. Çıktığı Kaliforniya yolunda, onu götüren Mac'in uyumasına izin vermeyerek başına geleceklere zemin hazırlayan sevimli karakterimiz, yolun tamamlayamayarak yanlışlıkla Radyatör Kasabası'na gidiyor ve orada gerçek dostluğu, hayatı ve gerçek aşkı buluyor. Orada geçirdiği bir hafta, kahramanımızı baştan aşağı değiştiriyor, yeniliyor. En önemlisi de orada tanıdığı Doc. Hudson’un aslında gelmiş geçmiş en ünlü, en yetenekli, en harika Piston Kupası Yarışçısı Hudson Hornet olduğunu öğreniyor...
Hayatı tümden değişen Mcqueen'i birçoğumuz severek izledik, izliyoruz, izleyeceğiz inşaAllah...
       Filmin sonunda kahramanımız piston kupasını kaybediyor ama sevgiyi, dostluğu, aşkı, insanlığı kazanıyor...
İkinci film bambaşka; Hudson Hornet'i seslendiren sanatçı Paul Newman'ın ölümü nedeniyle ne yazık ki Doc. u da öldürüyorlar. Buna çok üzüldüm. İkinci filmde onun yerini karşılayan Finn Mcmissile karakteri yani filmin gizli ajanı, Mcqueen’i ve diğer dünya kupası yarışçılarını sabotajla yaralayan, tüm dünyayı alternatif yakıtlara karşı düşmanlaştırarak onları benzine döndürmeyi amaç edinen zengin bir grup çeteye karşı savaş veriyor. O ve Holley Shiftwell, Mater'ın hayatına anîden giren ve ona büyük macera yaşatan iki önemli karakter. Burada Mcqueen'e az, Mater karakterini fazla görüyoruz. Mater aslında tamirci ve çekici bir karakter, ancak saf kişiliğinin yanı sıra ince zekâsı sayesinde olayları çözerek çete liderini ortaya çıkarıyor. Gerçekten güzel, heyecanlı, sürükleyici bir macera…
            İkinci filmi izlemeye gittiğimde oğluma hamileydim, üçüncü filmi ise onunla beraber seyrettim. Bu, benim için büyük anlam ve güzel duygular taşıyor…
            Filmi seyrederken yanımda on yaşında ya var ya yok, küçük bir oğlan çocuğu oturuyordu, babasıyla gelmişti. Çok iyi hatırlıyorum, sürekli babasına “Baba, yarışı Mcqueen kazandı, değil mi?” diye soruyordu. O gün anladım ki bu seri sahiden de çocuklara hitap etmiyor; tamam, çok güzel, çok keyif verici, çocuklar izlerken büyük keyif alıyorlar ama ana temayı, verilmek isteneni alamıyorlar. Sanırım yapımcılar, daha fazla kazanmak adına filmi yetişkinlere yönelik yapıyorlar…
            Ayrıca “animasyon, çizgi film” demek, çocuk filmi demek değildir. Herkes izleyebilir. Bir gün evime yemeğe misafirlerim geldi; eşimin arkadaşı, onun karısı ve kayın validesi. Kadın bizdeki filmlere bakmaya başladı; eline aldığı dvdlerin %80i animasyon olunca, bize dönerek “Sizde de hep çocuk filmleri var!” dedi. Ses etmedim, diyecek sözüm yoktu çünkü…
            Gelelim üçüncü filme; üçüncü film hakkında çok yazmak isterdim ama izlemeyenler olduğu için yazmıyorum. Şu kadarını söyleyeyim; bayıldım. Filmde yeni nesil yarışçıların, Mcqueen ve onun gibi ünlü yarışçıların yerini almaya başlaması, Mcqueen’e “BİTTİ” gözüyle bakılması, Mcqueen’in bunun aksini kanıtlama çabaları, bu uğurda sürekli geçmişe yolculuk yapması, bu arada yeni dostlar edinmesi, başından türlü maceralar geçmesi, simülatör kullanması, vs… ve sürpriz final…
İzlenebilir, koleksiyona eklenebilir bir film olduğu alenî. Kesinlikle tavsiye ediyorum; macera, duygusallık, dostluk, maziye dönüş istiyorsanız, bu film tam size göre…
Kitaplarımda maziye gitmeyi çok seviyorum, kahramanlarımın sürpriz geçmişleri hakkında yer verdiğim bölümler oluyor. Kitaplarımı okuyanlar iyi bilirler. Bu yüzden bu filmdeki geçmiş zaman sahneleri çok hoşuna gitti…
Yasemin F. Kılıçaslan